1. Anasayfa
  2. Biyografi

Fatih Sultan Mehmet ve Dracula

Fatih Sultan Mehmet ve Dracula
0

Fatih Sultan Mehmet ve Dracula Gerçeği

Dracula, tarih sahnesinde yapmış olduğu akıl almaz işkenceler ve katliamlarla nam salmış bir eflak voyvodası olarak bilinir. Yapmış olduğu korkunç işkenceler, romanlara, filmlere, hikâyelere konu olmuştur. İlk olarak 26 Mayıs 1897 yılında Bram Stoker, Dracula’yı konu alan bir roman yayınlanmıştır. Daha sonra, 1931 yılında romandan esinlenerek sahnelenen Dracula, korku filmi yayına girmiştir. Her dönem güncelliğini koruyan ve üzerinde konuşulan tarihi bir konudur.

Dracula, tarihte Fatih Sultan Mehmet ile aynı dönemde yaşamış ve aynı sarayda yıllarca eğitim görmüştür. Yazımızın da aslında ana konusu budur. Draculannın saraya nasıl geldiği, sarayda eğitim yılları, saraydan ayrılması ve voyvodalık yaptığı dönemde yapılan akıl almaz işkence ve katliamlar, daha sonra ise Fatih Sultan Mehmet ile girmiş olduğu savaşları, yazımızda ayrıntılı bir şekilde anlatmaya çalışacağız. Peki, bu işkence ve vahşice can almaktan zevk alan dracula kimdir?

Dracula kimdir?

Dracula, olarak bilinen Vlad Eflak hükümdarı Vlad Dracul’un oğludur.

Hükümdarın Vlad ve Radu isminde iki oğlu bulunmaktadır. İleride Dracula, kazıklı voyvoda lakabını alacak olan oğlu Vlad’dır. Babası Osmanlı ile girmiş olduğu mücadelede birçok savaşı kaybetmiştir. Bu yenilgiler sonucunda Osmanlı devleti ile bazı antlaşmalar yapmak zorunda kalmıştır. Sultan II. Murat ile Edirne Segedin antlaşması imzalanmıştır. Bu Osmanlının imzalamış olduğu ilk barış antlaşması olarak tarihe geçmiştir. Yapılan antlaşma çerçevesinde II. Vlad, iki oğlunu Osmanlı devletine rehin olarak vermiştir. Rehin vermenin o dönemde devletlerarasındaki karşılığı, sana karşı herhangi bir saldırıda bulunmayacağım anlamına gelmektedir. Tarihte Osmanlı devletinin rehine olarak Bizanslara gönderdiği şehzadelerde bulunmaktadır.

1947 tarihinde Macar valisi Janos hunyadi Eflâk’ı işgal etmek için askeri birliklerini toplayarak güçlü bir kuşatma başlattı. Bu kuşatmada II. Vlad ve ağabeyi Mircea’yı öldürtmüştür. Bu ölümlerin ardından Tahta Vlad’ın kuzeni olan II. Vladislav voyvoda olarak tahta geçmiştir. Bu gelişmeler yaşanırken, Vlad ve Radu Osmanlı sarayında şehzade Mehmet’inde aralarında bulunduğu devlet yönetimine gelecek kişilerin arasında eğitim görüyordu.  Duracula ile Fatih Sultan Mehmet’in tarihte yer alan hikâyesi bu şekilde başlıyor.

Fatih Sultan Mehmet ile Aynı Sarayda Eğitim Aldı

Osmanlı devleti tarafından yenilgiye uğrayan eflak hükümdarı II. Vlad, iki oğlu Radu ve Vladı 1442 yılında Osmanlı devletine esir olarak vermek zorunda kaldı. Böylece Radu ve Vlad Osmanlı sarayında hayatını sürdürmeye başladı.  Rehinelik dönemi 1448 yıllarına kadar sürmüştür. Bu yıllar arasında başta Fatih Sultan Mehmet olmak üzere, Osmanlı medreselerinde devlet yönetimine gelecek önemli şehzadelerle eğitim görmüşlerdir.  İlk olarak Kütahya’da bulunan Eğrigöz Kalesi’nde gerekli eğitimleri aldıktan sonra tokat, ardından Edirne’de farklı bölgelerin beylik şehzadeleriyle birlikte uzun süre eğitim almışlardır. Bu şehzadeler arasında, ileride Arnavut isyanına öncülük yapacak İskender Bey, İstanbul’u fetih edecek olan Büyük komutan Fatih Sultan Mehmet ile birlikte eğitim gördüler. Medresede devlet yönetimi ve savaş tekniklerinin yanı sıra Aristo mantığı, Türkçe, Matematik,  Kuran ve hadis eğitimleri almışlardır. Bu eğitimin sonunda Vlad’ın küçük kardeşi Radu kendi isteği ile Osmanlı hizmetine girmiş Müslüman olmuştur.

Voyvodalık Dönemi

Vlad, Osmanlı desteğini alarak Eflâk’ın başına geçmeyi planlıyordu. 1448 yılında II. Kosova Muharebesi sonrası Eflak topraklarını ele geçirmek için bir mücadele başlattı. Bu mücadele 1456 yılına kadar sürdü. İlk girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Bu başarısızlık neticesinde Buğdan’a sürgüne gitti. 1456 yılında Belgrad kuşatmasında Erdel Beyi, Hunyadi Yanoş genç Eflak prensini değerlendirmek istedi ve Vlad’ın Erdel’in güneyini savunması için kendisine düzenli bir ordu verdi.  Emrine verilen orduyu bir fırsat olarak gören Vlad Eflâk’a sefer düzenlemek için kendisine verilen orduyu topladı ve Eflak seferini başlattı. Bu seferde Eflak voyvodası olan II. Vladislav’ı öldürdü. 1456 yılında III. Vlad olarak kendini Eflak voyvodası olarak ilan etti.III. Vlad, yıllarca hayalini kurduğu Eflak voyvodalığına 1456 yılında geçti. Voyvodalık dönemi 1462 yılına kadar sürdü. İlk başlarda Osmanlıya vergi ödemeyi kabul etti, fakat birçok konuda Osmanlının dünya görüşüne ters düşecek faaliyetler yürüttü. Bu Osmanlı sarayında ciddi rahatsızlıklara neden oldu. Tahta geçmesinin ardından kendisinin önüne çıkabilecek tüm rakiplerini öldürttü. Bu aslında onun voyvodalık döneminin işkenceler ve katliamlarla geçeceğinin bir göstergesiydi. Öldürttüğü birçok rakibini kazıklara geçirdi. Voyvodalık döneminde Macarlar, Bulgarlar, özellikle Türklere akıl almaz işkenceler yaptı. Bu sebeple Osmanlılar onu kazıklı voyvoda, kendi milleti olan Ulahlar Tepeş, ” Cellât “  Macarlar ise Dracula ” şeytan “  olarak isimlendirdiler.

Fatih Sultan Mehmet ile Girdiği Savaşlar

III. Vlad Osmanlı devleti ile gün geçtikçe kötüye giden ilişkileri yavaş, yavaş kopmaya başladı. Bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu’nun başında Fatih Sultan Mehmet vardı. Sultan Fatih Vlad’ın Osmanlı saraylarında eğitim görmesinden dolayı Osmanlıya sadakat göstereceğini düşünüyordu, fakat yaşanan gelişmeler bu yönde olmadı.1459 yılına gelindiğinde Vlad Osmanlıya vergi ödemeyi kesti. Osmanlıya karşı yeni ittifaklar kurmak için bazı adımlar attı. İlk ittifakını Macaristan Krallığı ile yaptı. Eflak bölgesinde yeniçeri Ocağı’na katılımı yasakladı.

Osmanlı imparatorluğu bir süre yaşanan gelişmeleri gözlemlemeye devam etti. Dracula 1460- 1461 yılları arasında Bulgaristan ve Sırbistan’a girdi. Girdiği yerlerde ciddi işkence ve katliamlara imza attı. Karadeniz kıyılarına kadar dayanan Dracula gittiği yerlerde korku salmaya başladı. Yaşanan gelişmeler doğuda ve batıda ciddi kaygılara neden olmuştur. Fatih Sultan Mehmet Trabzon seferine çıktığında Rumeli muhafızı İshak Paşa Dracula ile ilgili yaşanan olumsuz gelişmeler hakkında Fatih Sultan Mehmet’i bilgilendirdi. 

Trabzon seferi dönüşünde Dracula seferde göstermiş olduğu başarı için tebrik mesajını iletmek amacıyla Fatih Sultan Mehmet’e elçi göndermiştir. Yapmış olduğu bu hamle ile Osmanlının tepkisini azaltmayı hedefliyordu. Vlad’ı savaşsız bir şekilde ele geçirmek isteyen Sultan Fatih gönderilen elçilerin dönüşünde kendi elçilerinden iki kişiyi görevlendirerek bir davette bulundu. Dracula gönderilen elçileri kazığa vurarak öldürdü.

Bunun üzerine Sultan Fatih, Hamza Beyi elçi olarak gönderdi. Tuna nehri donduğu için Tuna’yı geçemeyen Hamza Bey, Vlad’ı davet etti. Hamza Bey, bir baskın yapacağını hiç düşünmemişti, dracula donmuş Tuna nehrini geçti ve büyük bir baskın gerçekleştirdi. Osmanlı askerlerini dağıttı ve Hamza beyi ele geçirerek, kazığa vurdu ve kafasını keserek Osmanlı padişahına gönderdi. Bunun üzerine Fatih Sultan Mehmet 1462 Yılında çok büyük bir sefer hazırlığı yaparak, Eflak seferini başlattı. Dracula için çıkış yolu olmayacak bir askeri plan düzenledi. Sefere önden Veli Mehmet paşayı gönderdi.  Tuna nehrini geçen Mahmut Paşa Eflâk’a giriş yapmak için askerleri Filibe’de topladı. 150 bin kişilik asker son hazırlıklarını yaptı. Sefer çok zor savaş şartları altında ilerliyordu, su sıkıntısı ve sıcaklar askerleri çok zorluyordu. Türk askerleri Eflâk’a giriş yaptı ve başkent Targoviste’ye doğru ilerlemeye başladı. Başkente ulaştıklarında Fatih Sultan Mehmet gördüğü manzara karşısında şok oldu. Aralarında Osmanlı esirlerinin de bulunduğu yaklaşık olarak 20 bin kişi kadın, çocuk, yaşlı insanları kazığa oturtulmuş halde gördüler. Gördükleri karşısında askerlerin morali inanılmaz derecede bozuldu. Bazı kaynaklarda bu tablo karşısında akılını kaybeden askerlerin olduğu söylenir. Yaşanan bu gelişmelere rağmen Osmanlı askerleri 4 haziran1462 yılında başkentte bulunan Targoviste kalesini ele geçirdi. III. Vlad Başkent kalesini ele geçirmek için gece baskınları düzenlemeye başladı bu baskınlarda Osmanlının 15 bin kayıp verdiği, Vlad’ın ise 5 bin kayıp verdiği tarih kaynaklarında geçmektedir. Savaşın Osmanlı imparatorluğu lehine ilerlemesi Vlad’ı endişelendirdi. Çılgınca bir düşünce içine girdi ve Fatih Sultan Mehmet’in otağına girerek bir suikast girişiminde bulundu. Yapmış olduğu suikast girişiminde başarısız oldu. Osmanlı ordusundan kaçarak geri çekilmek zorunda kaldı. Geçtiği yerleri harap edip çıkıyordu, suların zehirlenmesi, tarım arazilerinin yakılması, hayvanların öldürülmesi,  bulaşıcı hastalıkları olan kişileri halk arasına karıştırıyordu. Kaçarken geçtiği yerleri harap edip çıktı. Osmanlı İmparatorluğu, Raduyu Eflak voyvodası olarak görevlendirdi.  Eflak 1462 yılından itibaren Osmanlının himayesinde sadık bir bölge olarak anıldı.

Dracula’nın Sonu

III. Vlad Osmanlı İmparatorluğuna yenilmesinin ardından 1462 yılanda Eflak Osmanlı himayesine girdi. Vlad, Macaristan imparatorluğuna sığınmak istedi, ancak Macaristan,  Osmanlı devleti ile kurduğu bazı ittifaklar ve anlaşmaları olan bir ülkeydi. Bu sebeple sığınma talebini reddetti. Vlad Macaristan Kralının emriyle tutuklandı. Budin’e getirilerek orda hapsedildi. Sürgün hayatı 12 yıl sürdü. 1474 Yılında kuzeni ile birlikte tekrar Eflâk’ı ele geçirmek için geldi ve yeniden yönetimi ele geçirdi. Ancak bu çok fazla uzun sürmedi. Haberi alan Osmanlı bir sefer düzenleyerek Vlad’ın öldürülmesi emrini verdi. Seferde Vlad öldürüldü ve kesilen başı öldürüldüğünün ispatı için Fatih Sultan Mehmet’e gönderildi. Böylece tarihe işkence ve katliamlarla adını yazdıran Dracula dönemi tamamen kapanmış oldu.

III. Vlad’ın Dracula, Kazıklı Voyvoda olarak tarihte yer tutmasının en önemli nedeni işkenceleridir. Yapmış olduğu işkenceler kan dondurucu niteliktedir. Yazımızın sonunda bu işkencelere kısa bir şekilde değinmenin Dracula’yı daha iyi tanımamız açısından faydalı olacağını düşünüyorum.

Osmanlı ile girmiş oldukları savaşlarda, özellikle Bulgaristan saldırısında esir aldıkları tam 25 bin kadın, çocuk ve erkekleri kazığa vurdu. Türklerin ayak derisini yüzüp tuz basarak keçilere yalattırırdı. Ülkesinde bulunan dilencileri toplatıp ilk önce karınlarını doyurur daha sonra onları canlı olarak yakardı. Esir aldığı bazı kadınların göğüslerini kestirir, çocukların başını keser göğsüne diktirirdi. Öldürdüğü insanların kafatasından kanlarını içerdi bunun ona cesaret verdiğine inanırdı. İnsanları canlı olarak doğrayıp çömleklerde pişirmek gibi kan dondurucu işkenceleri vardı. Kazıklardan halka yapıp işkence yapacağı insanları kazıklara vurduktan sonra, insanlar can çekişirken halkanın içine girip yemek ziyafeti verirdi. Bu yaptığı işkenceler onun yüzyıllardır konuşulmasına neden olmuştur. Ayrıca tarihte yaşanan bu olay roman ve film sahnelerinin konusunu oluşturmuştur.

Bu Yazıya Tepkiniz Nedir?
  • 1
    be_endim
    Beğendim
  • 0
    alk_l_yorum
    Alkışlıyorum
  • 0
    _ok_oldum
    Şok Oldum
  • 0
    _z_ld_m
    Üzüldüm
  • 0
    k_zg_n_m
    Kızgınım
  • 0
    be_enmedim
    Beğenmedim

Merhaba, Malatya/yeşilyurt doğumluyum. Tekstil Teknoloji Teknisyenliği alanında önlisans yaptım ve şuan özel bir sektörde mesleğimi icra etmekteyim.

Yazarın Profili

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu site reCAPTCHA ve Google tarafından korunmaktadır Gizlilik Politikası ve Kullanım Şartları uygula.

The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.